21 Aralık 2009

Nefes




Nefes, geçen seneden beri duyurulan, bir buçuk dakikalık fragmanından çıkardığım kadarıyla “iyi birşeyler var herhalde” dediğim bir film. Hakkında bir iki şey duyduğum “iki taraflı bakabilen!” bu askeri filmi merakla bekliyordum. Sonunda izledim.

‘Nefes’, 1993 senesinde Güneydoğu’da geçen gerçek bir hikayeyi anlatıyor. 2365 metre yükseklikteki “Karabal” tepesinde bulunan bir röle istasyonunu korumakla görevlendirilen 40 kişilik bir timin hikayesi. Film, Mete Horozoğlu’nun çok iyi bir oyunculuk sergilediği güçlü bir içtima sahnesi ile açılıyor, 6 dakika boyunca konuşan komutanı, susana kadar göz kırpmadan izliyorsunuz. Filmin atmosferi başarılı; puslu dağlar, o yalnızlık, terkedilmişlik duygusu iyi verilmiş. Kendinizi, orada hayal edebiliyorsunuz. Kılık kıyafete, asker seçiminden, diyaloglara, çatışma sahnesine kadar herşey çok gerçekçi, kaliteli.

Gelelim filmin ne anlattığına;

Arkadaş çevremden Nefes’i izleyen pek çok kişinin beğendiğini biliyorum. (özellikle askerlik yapanların) Hatta hiç konuyla alakası olmayanların bile filmden milliyetçilik duyguları coşarak çıktığını da gözlerimle gördüm. Film arkasına gerçek bir hikayenin gücünü alıyor, bu bile zaten yeterince dramatik. Askerlerin dayanışmaları, saflıkları, aileleri ile konuşmaları, dikkat çekecek kadar çok karede merkeze konan “Atamız” vs. görüntüler akıp gidiyor.
Levent Semerci’nin, ölen askerlerin neden öldüğüne, ölümlerinin neyi çözdüğüne değinmeyen, özellikle Türkiye’nin şu anki durumunun hassasiyetine pek aldırış etmeden, filmi tamamen milliyetçiliğe yüklendiğini düşünüyorum. Aynı vatan için savaşan Kürt ve Türk askerlerinin dışında diğer tarafla ilgilenmeyen film, bence biraz daha cesur olup gerçek probleme ait birşeyler anlatma zahmetine girebilirmiş. Telsizlere giren teröristin komutana “Halkım ana dilini konuşamıyor” demesi koskoca filmde yapıştırmadan öteye gitmiyor. Filmden çıktığımızda, aklımızda ağzı bozuk, acımasız karanlık gölgeler olarak kalan teröristlere olan öfkemiz arttıkça artıyor. Arttıkça artıyor...
Şu anki konjoktürde ihtiyacımız olan şey bu mu sizce? Ben şahsen filmin gösteriminin tam olarak bu döneme nişanlandığı fikrindeyim.

Sözün özü olarak Nefes Filmi, ülkemizin 30 seneye yakın uğraştığı bu terör belasına, -tek taraflı baksa da- parmak basan ilk gerçekçi yapım. Bu açıdan değerli. Her ne kadar yüzbaşı, doktora “Sorunların savaş ile çözülmeyeceğini ben bilmiyor muyum?” Diye haykırsa da film bu güzel mesajdan kilometrelerce uzakta.


3 yorum:

  1. Simgecim Avatar hakkinda yorumlarini bekliyorum...

    YanıtlaSil
  2. Adsız07:36

    Harika bir yazi olmus. Sirf bu yazi sayesinde filmi izlemek istedim. Bir de kendim goreyim diye.

    YanıtlaSil
  3. teşekkürler, filmi seyrettikten sonra da yorum eklersiniz :)

    YanıtlaSil