15 Eylül 2010

Machette

Ustura filmini görmek bana memleketim İzmir’de kısmet oldu (: Hem filmi sevdim hem de sinemaya dört kişi gitmenin zevkine vardım (bana pek az denk gelmekle birlikte, filmlere kalabalık -en azından biriyle- gitmeyi çok severim, hem eğlenceli olur hem de film bittikten sonra üzerine konuşacak biri çıkar) Bizim kaf kaf ekibimizde de durum böyle oldu, grupta benim de dahil olduğum üçlü filmi sevdik, çok güldük, amma velakin dördüncümüz nefret etti!

Bu durum size film hakkında birazcık fikir verebilir (:

Yönetmen Robert Rodriguez, kısaca “bilinçli kült” diyebileceğimiz “Camp” kategorisinde çektiği yeni filmi Machette ile Grindhouse projesine devam ediyor. “Nedir şu grindhouse furyası, anlamadık gitti” diyenler için bir parantez açalım zira mevzuyu bilmezseniz filme anlam vermeniz zor olacaktır.

Grindhouse, yönetmen Robert Rodriguez ve yapımcı Quentin Tarantino’nun 70'li yıllarda büyürken gönüllerinde derin izler bırakmış, ucuz B filmlerinin harap kopyalarının gösterildiği getto sinemalarında oynayan filmlere itafhen yaptıkları projenin adı oluyor. Amerika'da büyük film stüdyolarının oynatmaya tenezzül etmediği bu filmler nelerdi derseniz; İtalyan polisiyeleri (Death Proof), Uzakdoğu Kung-fu filmleri(Kill Bill), ucuz eski Mexican Western'ler (Planet Terror) ve geriye ne kalmışsa! Seri çekilmiş korku ve pornodan hallice erotik filmler...

Şu anda Grindhouse’ların akıbeti ne oldu derseniz; 80’lerin başındaki Disney çılgınlığı neticesinde, salonların çoğu kapanmak zorunda kaldı. Video Klüpler devreye girdiğinde ise iyice salon müşterisini kaybeden Grindhouse'lar tarih olmuş oldu. Ucuz filmler ise sadece video’ya sıkıştı. Büyük stüdyolar veya esaslı yönetmenler her daim bu tip “dandik” filmlere burun kıvırdılar. Ta ki Tarantino’ya kadar.

Bu sıradışı yönetmen yıldız oyuncuları, Ucuz Hong Kong Karate filminin ortasına koyup yüksek bütçeli bir A sınıfı Hollywood filmi yapınca hayalet hortlamış oldu. Üstelik bu deneme seyirci ve eleştirmenlerden tam not aldı. Durumdan güç alan Tarantino aynı hızla devam etti, kendi ve Rodriguez'in Grindhouse projesi 2 film ("Death Proof" - "Planet Terror") ve 4 sahte fragmandan oluşan bir bütün ortaya çıkmış oldu. (İşte Ustura filmi bu sahte fragmanının hayata geçmiş hali oluyor)

Evet bir an filme geri dönemeyeceğiz sandınız ama şu an dönüyoruz (:

Filmin kısaca konusundan bahsedelim;

Ailesi “kötü adamlar” tarafından katledilen Meksikalı eski bir federal ajan, Texas’ da işçi olarak çalışıp saklanmaktayken bir politikacı tarafından bazı pis işler yapması için tutulur. Tabi bir süre sonra bu işin içeriği belli olur ve Machete kendini başka bir savaşın içinde bulur.
Latin gangster rollerinin aranan oyuncusu Danny Trejo, çok fazla mimik kullanmadan zaman zaman komik zaman zaman sıkıcı olduğu filmde, zincirleme klişeler silsilesinin ortasında yer alıyor. Film, majör kötü adam Steven Seagal ile başlayıp, benzer bir hesaplaşma sahnesi ile bitiyor. Filmde bir diğer bomba, ırkçı politikacı rolünde Robert De Niro. Başka bir ayrıntı ise, filmin içine gizlenmiş incelikli bir Amerika sınır politikası eleştirisi.
Filmde, Grindhouse geleneklerine uygun her şey var. Basit bir kurgu, intikam öyküsü içinde ham şiddet (bol kan), güzel ajanlar, (sarışın kadın, savaşçı kadın, sevişen kadın, hemşire kadın, rahibe kadın... yani her türlü kadın : )

Film bittiğinde aklınızda pek çok şey kalabilir, neler bunlar; Pek çok kan hatta vücut parçaları, abartılıdan saçmalığa giden aksiyon, seksilikten bayağılığa varan çıplaklık, yetenekten komikliğe varan dövüş sahneleri gibi. Olay, bunları dudağınızda bir tebessümle seyredip seyretmediğinizde bitiyor. Film kesinlikle herkesin beğenisine uygun değil. Ama ruhu yakalayabilirseniz oldukça eğlendirici olabilir.

Not: Filmi beğendim beğenmesine ama her daim tercihim Q.Tarantino’dur. (Söylemezsem olmaz : )

3 Eylül 2010

Salt

Dead Calm, The Saint, The Bone Collector filmlerine dayanarak, sağlam bir senaryoya dayalı kaliteli aksiyon izleyebileceğime emin olduğum Phillip Noyce’un son filmi Salt vizyonda. Bana bir iki kere önerilen filmi sonunda gördüm. Eğer kovalamaca seviyorsanız ve Jolie hayranıysanız, şöyle diyelim, “Sıkılmazsınız”. Ama beni filmde tutan unsur hikayedir diyorsanız bir parça hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Aslında bir erkek için düşünülen Edwin Salt, ilk önce Tom Cruse’a önerilmiş ancak Cruse, benzer başka bir projeyi (Knight and Day) tercih edince, Noyce; Tomb Raider ve Mr.and Mrs. Smith filmlerinde aksiyona uygun olduğunu kanıtlayan Jolie’yi düşünerek, küçük bir değişiklikle isimi, Evelyn Salt’a dönüştürmüş.
Karakteri için, aylarca CIA danışmanlarıyla çalışan, dövüş teknikleri öğrenen, filmi dublör kullanmadan bitiren(helikopterden atlama sahnesi dahil), bıçak atma ustası 6 çocuklu bu hanım, filmin aksiyon kısmının hakkını veriyor dersek haksızlık etmemiş oluruz.
Kısaca filmin konusuna değinmek gerekirse; ülkesi için zor görevler başarmış bir CIA ajanı olan Salt, bir Rus ajanını sorgularken "CIA içinde" bir Rus ajanın olduğu bilgisini alır. Ancak problem, bahsedilen köstebeğin “Kendisi” olmasıdır. Masumiyeti diğer ajanlar tarafından şüpheyle karşılanan Salt, gözaltından kaçmayı başarır ve aksiyon başlar. Bu kaçışın ardındaki sebep eşini korumak ve adını temize çıkarmak mıdır yoksa Salt gerçekten bir Rus ajanı mıdır?

Film, hikaye ve kurgu olarak hiçbir karmaşa yaşatmıyor, her şey net, neler olacağı belli, şaşırma yok. Hal böyle olunca aksiyon oranı da bazı sahnelerde inandırıcılığını kaybetmekle beraber oldukça yükselmiş, hatta film bir aksiyonun içine sıkışmış gibi.

Rus düşmanlardan bir türlü vazgeçemeyen yönetmen,(halbuki yeni trend Müslümanlar. Bkz:24) bu döneminin bittiğini kabul etmediği gibi, Nükleer füzeleri Mekke’ye nişanlayan elleri de Rus yapmış. Masum Amerika! Yazık ona.

spoiler* Filmde kötücül amaçları tam olarak anlaşılamayan Ruslar, kendi yetiştirdikleri ajanları hem Rus hem de Amerikan başkanının hayatının kurtarınca biraz bozulmuş olmalılar (:

Alttan alttan dandik Amerikan propagandası yapan bu filmde Jolie’nin ne aradığı da apayrı bir merak konusu. Unisef elçisi, mütemadiyen Afrika’ya giden, savaşta yetim kalmış çocukları evlat edinen, Pakistan’a 1 milyon dolar bağış yapan, şu sırlar -kimsenin ilgilenmediği- Bosna Savaşı sırasında geçen bir film çekmeye soyunmuş Angelina Jolie, bu inandırıcılıktan uzak filmde ne yapıyor acaba? Bence Jolie kolayını bulmuş, Amerikan toplumuna fazla gelen parayı topluyor, ihtiyacı olan tarafa veriyor (: